İNTERNET ORTAMINDA YAYINLANAN HAKSIZ İÇERİĞİN VE YORUMLARIN KALDIRILMASI SÜREÇLERİ
A. GİRİŞ
Günümüzde işletmeler; kendilerini özellikle Google, Yandex ve Bing gibi yer sağlayıcı arama motoru kuruluşların sağladığı uygulamalara tanıtmakta ve bulunabilirliklerini artırarak daha fazla müşteriye ulaşmayı amaçlamaktadır. Yer sağlayıcılar ise bu işletmelerden mal veya hizmet satın alan tüketicilerin, muhatap işletme hakkında uygulama üzerinde puan vermesi ve yorum yapması yollarını geliştirerek işletmeler arasındaki rekabet ortamını internet ortamına taşımayı hedeflemektedir.
İnternet ekosistemi içerisindeki rekabet ortamı her ne kadar değerli ve korunmaya değer olsa da bu rekabet ortamının hukuka uygun şekilde işlemesi gerekmektedir. Bunun için her zaman gözetilecek bazı hususlar bulunmaktadır. Bunlar kişilik hakları ve haksız rekabetin önlenmesi halleridir. Öyle ki çoğu zaman bu uygulamalarda işletmelere yapılan yorumların kişilik haklarını ihlal edici mahiyette saldırgan içerik taşıdığı, hakaret içerdiği görülmektedir. Yine, işletmenin mal veya hizmeti hakkında yazılan olumsuz yorumun ve verilen puanların gerçeği yansıtmadığı ve rakip işletmelerden gelme ihtimalinin yüksek olduğu şeklinde şikâyetler alınmaktadır. Bu noktada, işletmelerin öncelikli taleplerini ise bu yorumların kaldırılması ve akabinde yasal yollara başvurulması oluşturmaktadır.
B. İNTERNET ORTAMINDAKİ HAKSIZ İÇERİĞİN VE YORUMLARIN KALDIRILMASI YOLLARI
- 5651 s. “İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun” Kapsamında Başvuru Yolları
İnternet ortamında yapılan yayın içeriği nedeniyle kişilik haklarının ihlal edildiğini iddia eden gerçek ve tüzel kişiler ile kurum ve kuruluşlar, içerik sağlayıcısına, buna ulaşamaması hâlinde yer sağlayıcısına başvurarak uyarı yöntemi ile içeriğin yayından çıkarılmasını isteyebileceği gibi doğrudan sulh ceza hâkimine başvurarak içeriğin çıkarılmasını ve/veya erişimin engellenmesini de isteyebilir (5651 s. K. m.9/1).
Hükme göre, öncelikle, yayından kaldırılması istenen içeriğin (yorumun) kişilik haklarını ihlal edici boyutta olması gerekmektedir. Bu noktada kişilik haklarının ihlal edilip edilmediğini sulh ceza hakimi tespit etmektedir. Bununla beraber, Kanun, kişilik haklarının ihlal edildiğini iddia eden gerçek veya tüzel kişilere ihtiyari olarak içerik sağlayıcı/yer sağlayıcı arama motoruna başvurma hakkı da tanımıştır. Böylece zarar görenler, yargısal yollara doğrudan başvurmaksızın yer sağlayıcı kuruluşa ileteceği uyarı ile kişilik haklarının ihlal edildiğini ve ihlal eden içeriğin (yorumun) yayından kaldırılmasını talep edebilmektedir.
- 1.1. İnternet Ortamındaki Yayının Kişilik Haklarını İhlal Edici Boyutta Olması Gerekmektedir.
Kişilik hakları, bir bütün olarak kişinin maddi ve manevi varlığıyla ilişkili ve bu varlığın geliştirilmesini hedefleyen haklar ve özgürlükler olarak tanımlanır. Bu haklar; kişiliğe bağlı, dokunulamaz, devredilemez ve vazgeçilemez haklardır. Kişilik haklarının mutlak bir hak oluşu, hak sahibine, bu hakka ve hakkın içerdiği değerlere herkesin saygı göstermesini isteme, kişisel değerlerin korunmasını herkesten isteme, yasaların, kamu düzeninin ve genel ahlak ile adabın çizdiği sınırlar içerisinde dilediği gibi kullanma hakkı verir. Kişilik hakkı kavramı; kişiyi var eden, kişiliğini serbestçe geliştirmesini sağlayan, diğer kişilerden farklılığını temin eden bütün değerler üzerindeki haktır. Yaşam, vücut bütünlüğü, özgürlükler, şeref ve haysiyet, özel yaşam, isim, resim gibi kişisel varlıklar üzerindeki haklar kişilik hakkını ifade eder. Bu varlıklara yönelen saldırılar ise kişilik hakkının ihlali sonucunu doğururlar (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2018/11 E., 2021/1362 K.)
Gerçekten de kişilik hakkı zedelenen kimsenin rızası, daha üstün nitelikte özel veya kamusal yarar ya da kanunun verdiği yetkinin kullanılması sebeplerinden biriyle haklı kılınmadıkça, kişilik haklarına yapılan her saldırı hukuka aykırı sayılmaktadır (4721 s. K. m.24/2).
Kişilik haklarının ihlal edici boyutta olduğunun tespitinde; isnadın şekli, içeriği, yöneltildiği kişi veya kişi topluluklarının tanınmışlığı, üstlenilen görevler ve hizmetler karşısında toplumdaki konumları gibi birçok etken bir arada değerlendirilir. Bir yorumun kişilik haklarını ihlal etmediği takdirde düşünce hürriyeti kapsamında ifade edildiği kabul edilir. Hakkın ihlal edilip edilmediği her somut olayda ayrı şekilde değerlendirilmelidir.
- 1.2. Kişilik Hakkının İhlali Durumunda Zarar Görenler, İçerik Sağlayıcıyı Uyararak, Buna Ulaşamadığı Takdirde Yer Sağlayıcıya Müracaat Ederek İçeriğin Yayından Kaldırılmasını İsteyebilir.
Bu Kanun’un 2. maddesi kapsamında, içerik sağlayıcı: İnternet ortamı üzerinden kullanıcılara sunulan her türlü bilgi veya veriyi üreten, değiştiren ve sağlayan gerçek veya tüzel kişileri; yer sağlayıcı ise: Hizmet ve içerikleri barındıran sistemleri sağlayan veya işleten gerçek veya tüzel kişileri ifade etmektedir. Örneğin Google Benim İşletmem uygulamasını sağlayan ve işleten Google Türkiye firması bu kanun kapsamında yer sağlayıcı sayılmakta ve kanunun yer sağlayıcıya yüklediği yükümlülüklerden sorumlu tutulmaktadır.
İnternet ortamında yapılan yayın içeriğinin (yorum, görsel, video kaydı veya benzeri paylaşımların) kişilik haklarını ihlal ettiği iddiasında bulunan kişiler, ihlal edici bu yayın içeriklerinin kaldırılması talebiyle içerik sağlayıcıya müracaat edebilmektedir. İçerik sağlayıcıya ulaşılamaması ya da içerik sağlayıcıdan makul sürede sonuç alınamaması hâlinde ise yer sağlayıcıya müracaat edilerek ihlal edici içeriğin yayından kaldırılması talep edilebilir. Bu uyarı ve talepler; içerik sağlayıcının ve yer sağlayıcının iletişim adresleri üzerinden gerçekleştirilecek yazılı bildirimle yapılmaktadır. Sağlayıcılar, internet ortamındaki yayın politikalarını belirleyerek, bu politikaların ihlali halinde zarar görenlerin uyarı ve taleplerini kendilerine ulaştırabilmesi için çeşitli geri dönüş mekanizmaları kurmaktadır. Örneğin Google’a yapılacak uyarı ve içerik kaldırma talepleri bu adres üzerinden gerçekleştirilebilmektedir.
Öte yandan, internet ortamında yapılan yayın içeriği nedeniyle kişilik haklarının ihlal edildiğini iddia eden kişilerin talepleri, içerik ve/veya yer sağlayıcısı tarafından en geç yirmi dört saat içinde cevaplandırılmak zorundadır (5651 s. K. m. 9/2). Sağlayıcıların, şikayet edilen içeriğin yayından kaldırılması konusunda ise takdir yetkileri bulunmaktadır.
Sonuç olarak, sağlayıcılar yasal süresinde dönüş yapmış olsa da bu uyarıları ve talepleri çoğu zaman kabul etmemekte ve içeriğin kaldırılması için kişilik haklarının ihlal edildiğini tespit eden hakimlik veya mahkeme kararı istemektedirler.
- 1.3. Zarar Görenler Doğrudan Sulh Ceza Hakimliğine Başvuru Yapabilir.
İnternet ortamında yapılan yayın içeriğinin (yorum, görsel, video kaydı veya benzeri paylaşımların) kişilik haklarını ihlal ettiği iddiasında bulunan kişiler, ihlal edici bu yayın içeriklerinin kaldırılması talebiyle doğrudan sulh ceza hakimliğine başvurabilmektedir.
Başvuru, mağdurun yerleşim yerindeki sulh ceza hakimliğine yapılabilmektedir (5271 s. K. m.12/6).
Hâkim bu kapsamda yapılan başvuruyu en geç yirmi dört saat içinde duruşma yapmaksızın dosya üzerinden karara bağlar.
İnternet ortamında yapılan yayın içeriği nedeniyle kişilik hakları ihlal edilenlerin talepleri doğrultusunda hâkim bu maddede belirtilen kapsamda içeriğin çıkarılmasına ve/veya erişimin engellenmesine karar verebilir (5651 s. K. m.9/3). Yine başvurucunun talep etmesi durumunda hâkim tarafından, başvuranın adının bu madde kapsamındaki karara konu internet adresleri ile ilişkilendirilmemesine karar verilebilir. Kararda, Birlik tarafından hangi arama motorlarına bildirim yapılacağı gösterilir (5651 s. K. m.9/10).
Bununla birlikte, hâkim, bu madde kapsamında vereceği erişimin engellenmesi kararlarını esas olarak, yalnızca kişilik hakkının ihlalinin gerçekleştiği yayın, kısım, bölüm ile ilgili olarak (URL, vb. şeklinde) içeriğe erişimin engellenmesi yöntemiyle verebilmektedir. Zorunlu olmadıkça internet sitesinde yapılan yayının tümüne yönelik erişimin engellenmesine karar verilemez. Ancak, hâkim, URL adresi belirtilerek içeriğe erişimin engellenmesi yöntemiyle ihlalin engellenemeyeceğine kanaat getirmesi hâlinde, gerekçesini de belirtmek kaydıyla, internet sitesindeki tüm yayına yönelik olarak erişimin engellenmesine de karar verebilir (5651 s. K. m.9/4).
Hâkimin bu madde kapsamında verdiği içeriğin çıkarılması ve/veya erişimin engellenmesi kararları doğrudan Birliğe gönderilir (5651 s. K. m.9/5).
Birlik tarafından ilgili içerik ve yer sağlayıcılar ile erişim sağlayıcıya gönderilen içeriğin çıkarılması ve/veya erişimin engellenmesi kararının gereği derhâl, en geç dört saat içinde ilgili içerik ve yer sağlayıcılar ile erişim sağlayıcı tarafından yerine getirilir (5651 s. K. m.9/8).
Bu başvuru kapsamında hâkimin verdiği içeriğin çıkarılması ve/veya erişimin engellenmesi kararına konu kişilik hakkının ihlaline ilişkin yayının başka internet adreslerinde de yayınlanması durumunda ilgili kişi tarafından Birliğe müracaat edilmesi hâlinde mevcut karar bu adresler için de uygulanır (5651 s. K. m.9/9).
Hâkimin kararına karşı 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu hükümlerine göre itiraz yoluna gidilebilir (5651 s. K. m.9/6) Nihai karara itiraz süresi, kararın ilgili sağlayıcıya tebliği ile başlar. İtiraz süresinin geçmesi halinde karar kesinleşir. İlgililerin olağanüstü kanun yollarına başvurma hakları saklıdır.
İtiraz, kararın yerine getirilmesinin geri bırakılması sonucunu doğurmaz. Ancak, kararına itiraz edilen makam veya kararı inceleyecek merci, infazın geri bırakılmasına karar verebilir (5271 s. K. m. 269).
Sulh ceza hâkiminin kararını kararda belirtilen şartlara uygun olarak ve süresinde yerine getirmeyen içerik, yer ve erişim sağlayıcıların sorumluları, beş yüz günden üç bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır (5651 s. K. m.9/11).
Erişimin engellenmesine konu içeriğin yayından çıkarılmış olması durumunda ise hâkim kararı kendiliğinden hükümsüz kalmaktadır (5651 s. K. m.9/7).
2. 4721 s. “Türk Medeni Kanunu” Uyarınca İnternet Ortamında Kişilik Hakkına Yapılan Saldırının Sona Erdirilmesini ve İhlalin Ortadan Kaldırılmasını Dava Etme Hakkı
Hukuka aykırı olarak kişilik hakkına saldırılan kimse, hâkimden, saldırıda bulunanlara karşı korunmasını isteyebilir (4721 s. K. m.24/1).
Bahsedildiği üzere, kişilik hakları, internet üzerinden içerik yayınlamak (yorum, görsel, video kaydı veya benzeri paylaşmak) suretiyle ihlal edilebilmektedir. Bu noktada, ihlalden (kişilik hakkına saldırıdan) zarar görenler hukuk davası açarak, haksız içeriğin kaldırılması talebi ile birlikte maddi ve manevi tazminat taleplerini ileri sürebilmektedir.
Öyle ki zarar gören, açacağı hukuk davasına; saldırı tehlikesinin önlenmesini, saldırı sürmekte ise saldırıya son verilmesini, sona ermiş olsa bile etkileri devam eden saldırının hukuka aykırılığının tespitini konu edebilir (m.25/1). Zarar gören, açacağı hukuk davasında, düzeltmenin veya kararın üçüncü kişilere bildirilmesi ya da yayımlanması isteminde de bulunabilir (m.25/2).
Yine zarar gören, açtığı hukuk davasında uğradığı zararlar için maddî ve manevî tazminat isteyebileceği gibi hukuka aykırı saldırı dolayısıyla elde edilmiş olan haksız kazancın vekâletsiz iş görme hükümlerine göre kendisine verilmesine ilişkin istemde de bulunabilir (4721 s. K. m.25/3).
Kişilik haklarının ihlali sebebiyle açılacak davalar, zarar görenin yerleşim yerindeki Asliye Hukuk Mahkemelerinde görülmektedir.
Hukuk davalarında tespit talepleri, tespit davasının; ihlalin sona erdirilmesi ve tazminat talepli davalar ise eda davasının konusunu oluşturur.
Kişilik haklarının ihlalinden kaynaklanan tazminat davaları, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve her hâlde fiilin işlendiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar. Kişilik haklarının ihlali sebebiyle sebepsiz zenginleşme oluşmuşsa, istem hakkı, hak sahibinin geri isteme hakkı olduğunu öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve her hâlde zenginleşmenin gerçekleştiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar.
Şu kadar ki, haksız rekabet fiili aynı zamanda 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu gereğince daha uzun dava zamanaşımı süresine tabi olan cezayı gerektiren bir fiil niteliğinde ise, örneğin eylemle; hakaret, tehdit, özel hayatın gizliliği, kişisel verilerin hukuka aykırı olarak ele geçirilmesi ve paylaşılması gibi suçlar oluşursa, haksız rekabete dayalı dava, ceza zamanaşımı içerisinde açılabilir. Bu davaların alanında uzman avukatlarca açılması usul hükümleri uyarınca hak kaybının önüne geçilmesi açısından önem arz etmektedir.
3. 6102 s. “Türk Ticaret Kanunu” Uyarınca İnternet Üzerinden Yapılan Paylaşımlar Sebebiyle Meydana Gelen Haksız Rekabet Hallerinin Sona Erdirilmesini Talep Hakkı
Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır (6102 s. K. m.54/2).
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu uyarınca, “Başkalarını veya onların mallarını, iş ürünlerini, fiyatlarını, faaliyetlerini veya ticari işlerini yanlış, yanıltıcı veya gereksiz yere incitici açıklamalarla kötülemek” halleri haksız rekabet kabul edilerek bu eylemler sebebiyle zarar görenlere dava hakkı tanınmıştır (m.55/1-a,1 vd.).
Öyle ki haksız rekabet sebebiyle müşterileri, kredisi, meslekî itibarı, ticari faaliyetleri veya diğer ekonomik menfaatleri zarar gören veya böyle bir tehlikeyle karşılaşabilecek olan kimse, açacağı dava ile;
- a) Fiilin haksız olup olmadığının tespitini,
- b) Haksız rekabetin men’ini,
- c) Haksız rekabetin sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, haksız rekabet yanlış veya yanıltıcı beyanlarla yapılmışsa bu beyanların düzeltilmesini ve tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise, haksız rekabetin işlenmesinde etkili olan araçların ve malların imhasını,
- d) Kusur varsa zarar ve zıyanın maddi tazminini,
- e) Şartları varsa manevi tazminat verilmesini, isteyebilir.
Haksız rekabete dayalı dava, zarar görenin yerleşim yerindeki Asliye Ticaret Mahkemesi’nde açılabilir.
Zarar görenin talebi üzerine mahkeme, mevcut durumun olduğu gibi korunmasına, haksız rekabet sonucu oluşan maddi durumun ortadan kaldırılmasına, haksız rekabetin önlenmesine ve yanlış veya yanıltıcı beyanların düzeltilmesine ve diğer tedbirlere, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun ihtiyati tedbir hakkındaki hükümlerine göre karar verebilmektedir (m.61/1).
Bununla birlikte, hizmet sağlayıcı, haksız rekabet fiilinin iletimini başlatmamış, iletimin alıcısını veya fiili oluşturan içeriği seçmemiş veya fiili gerçekleştirecek şekilde değiştirmemişse, haksız rekabete dayalı bu davalar hizmet sağlayıcısı aleyhine açılamaz; tedbir kararı verilemez. Mahkeme haksız rekabet eyleminin olumsuz sonuçlarının kapsamlı veya vereceği zararın büyük olacağı durumlarda ilgili hizmet sağlayıcısını da dinleyerek, haksız rekabet fiilinin sona erdirilmesini veya önlenmesine ilişkin tedbir kararını hizmet sağlayıcı aleyhine de verebilir veya içeriğin geçici olarak kaldırılması dâhil somut olaya uyan uygulanabilir başka tedbirler alabilir (m.58/4).
Mahkeme, davayı kazanan tarafın istemiyle, gideri haksız çıkan taraftan alınmak üzere, hükmün kesinleşmesinden sonra ilan edilmesine de karar verebilir. İlanın şeklini ve kapsamını mahkeme belirler (m.59/1).
Haksız rekabete dayalı bu davalar, davaya hakkı olan tarafın bu hakların doğumunu öğrendiği günden itibaren bir yıl ve herhâlde bunların doğumundan itibaren üç yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. Şu kadar ki, haksız rekabet fiili aynı zamanda 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu gereğince daha uzun dava zamanaşımı süresine tabi olan cezayı gerektiren bir fiil niteliğinde ise, örneğin eylemle; hakaret, tehdit, özel hayatın gizliliği, kişisel verilerin hukuka aykırı olarak ele geçirilmesi ve paylaşılması gibi suçlar oluşursa, haksız rekabete dayalı dava, ceza zamanaşımı içerisinde açılabilir.
Aksi belirtilmemişse, bu sitede yayınlanan tüm makalelerin eser sahibi Av. Erdem Güler olup; makale içeriklerinin kaynak gösterilmeksizin kullanılması yasaktır. Bu haliyle sitede yer alan yayınların münhasıran kullanılma hakları 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu kapsamında eser sahibine ait olup, intihal yaptığı tespit edilenler hakkında yasal yollara başvurulacaktır.
