Tebligat Kanunu’nun Amacı
“Tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır.Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır. Şu kadar ki; kendisine tebliğ yapılacak şahsın müracaatı veya kabulü şartiyle her yerde tebligat yapılması caizdir.” (7201 s. K. m.10) Hükme göre; tebligat öncelikle muhatabın bilinen en son adresinde yapılcak, muhatap hakkında bilinen en son adresin bulunmaması yada bilinen adresin tebligata elveerişli olmaması hallerinde muhatabın adres kayıt sisteminde gözüken adresi bilinen en son adres kabul edilecektir. Bununla birlikte uygulamada çok sık görülmemekle birlikte muhatap kendisine herhangi bir yerde tebligat yapılmasını kabul ve talep ettiği takdirde bilinen en son adres muhatabın tebligat adresi olarak bildirdiği adresi olabilecektir.
“Tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabı tebliğe muttali olmuş ise muteber sayılır.” (7201 s. K. m.32/1) “Tebliğ, usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabı tebliği öğrenmiş ise geçerlidir. Aksi takdirde tebligat yapılmamış sayılır. Muhatap, her ne şekilde olursa olsun tebliğ evrakını veya davetiyeyi alırsa ya da bunların içeriğini öğrenirse tebliği öğrenmiş sayılır.” (Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelik m. 53/1)
7201 s. Tebligat Kanunu’nun 10. maddesi ve 32. maddesi ile yönetmeliğin yukarıda yer verilen 53/1. maddeleri birlikte değerlendirildiğinde çıkarılacak sonuç şudur:
Tebligat Kanunu, amaçsal olarak bakıldığında kendisine çıkarılan tebligatı muhatabın bir şekilde öğrenmesini/öğrenmiş olmasını aramakta ve kural olarak bu olguya dayanmaktadır.
Burada her ne kadar Tebligat Kanunu’nun şekilperestlikten uzak bir sistem benimseyerek işlerin sürüncemede kalmasını engellemek saikleriyle kabul edildiği tartışılsa da tebligatın usulsüz olması sebebiyle ve hukuki dinlenilme hakkının ihlal edildiği gerekçesiyle bozma kararları azımsanamayacak kadar fazladır.
Hal böyle olmakla birlikte Tebligat Kanunu’nun sistematiği uygulamada problemler yaşanmasına sebebiyet vermekte, öyle ki Yargıtay’ın 4. ve 12. Hukuk Daireleri arasında tebligatın usule uygun yapılıp yapılmadığı hususları üzerine birbirine çoğu zaman tam zıt kararlar tanzim edildiği görülmektedir. Gerçekten de usule uygun tebligatın yöntemi konusunda uygulamada ve yargı kararlarında içtihat birliği olduğunu söylemek imkansızdır.
7201 sayılı Kanuna Göre Usule Uygun Tebligat Çıkarma Yöntemleri
Yukarıda da bahsedildiği üzere Tebligat Kanunu öncelikle bilinen en son adrese tebligat çıkarılmasını düzenlemektedir. Belirtmek gerekirse bilinen en son adres kavramı ile muhatabın adres kayıt sistemi (MERNİS) üzerinde görünen adresi kavramları birbirinden farklılık arz etmektedir. Tebligat Kanunu en başında usule uygun tebligat çıkarılması açısından olasılıklara dayalı olarak şu şekilde bir usul/yöntem düzenlemiştir:
1. Öncelikle muhatabın “bilinen en son adresine” tebligat çıkarılacaktır. Bilinen en son adresin tespitinde, tebliğ isteyenin beyanı, muhatabın veya diğer ilgililerin bildirimleri ya da mevcut belgeler esas alınır. (Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelik-TKUDY m. 16/1)
2. Muhatabın tebligata elverişli adresi bilinmiyorsa adres kayıt sistemindeki adresine tebligat çıkarılacaktır. Ayrıca başkaca adres araştırması yapılmaz. Ek olarak adresin muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri (MERNİS) adresi olduğu belirtilerek bu adrese tebligat yapılacağına dair meşruhata yer verilir.
Bir diğer olasılıkta; muhatabın bilinen son adresine çıkarılan tebligat bila tebliğ dönmüş yani adresin tebligata elverişsiz bir adres olduğu ortaya çıkmışsa muhatabın yine adres kayıt sistemindeki adresi bilinen son adres olarak kabul edilecek ve bu adrese normal tebligat çıkarılacaktır.
Bir başka olasılıkta ise, bilinen son adres ile adres kayıt sistemi (MERNİS) adresi aynı adres ise bu sefer muhatabın mernis adresine “TK. m. 21/2 şerhli” tebligat çıkarılması gerekecektir.
3. Muhatap taşındığı için; bilinen en son adresinde bulunamamış ve adres değişikliği bildiriminde bulunmadığından adres kayıt sistemindeki adresi de elverişsiz kalmışsa; tebliğ olunacak evrakın bir nüshası eski adrese ait binanın kapısına asılır ve asılma tarihi tebliğ tarihi sayılır.(TK m. 35/2)
Bundan sonra eski adrese çıkarılan tebliğler muhataba yapılmış sayılır.
Not: Daha önce tebligat yapılmamış olsa bile, tüzel kişiler bakımından resmî kayıtlardaki adresleri esas alınır ve 35. madde hükümleri uygulanır. (TK. m. 35/4) Bununla beraber, tüzel kişilere tebliğ yetkili temsilcilerine, bunlar birden çok ise yalnız birine yapılır, denilmektedir. (TKUDY m.20/1)
4. Muhatabın herhangi bir bilinen eski yahut yeni adresi yok ve adres kayıt sistemi adresi de bulunmuyorsa bu kimse/kimselerin adresi meçhul kabul edilir. Öyle ki tebligat yapılamayan ve ikametgahı, meskeni veya iş yeri de bulunamayan kimsenin adresi meçhul sayılır, (TK m. 28/2) hükmünü amirdir. Yönetmeliğe göre ise: Kendisine tebligat yapılamayan, tebliğ memuru tarafından adresi tespit edilemeyen, adres kayıt sisteminde de yerleşim yeri adresi bulunmayan kişinin adresinin tespiti için tebligatı çıkaran merci tarafından adres araştırması yapılır.
Tebligatı çıkaran merci, muhatabın adresini öncelikle resmî veya özel kurum ve dairelerden, bunlardan sonuç alınamadığı takdirde kolluk vasıtasıyla araştırabilir ve tespit ettirebilir. Yapılan araştırmalara rağmen muhatabın adresinin tespit edilememesi halinde adres meçhul sayılır. (TKUDY m.48)
Adresi meçhul olanlara tebligat ilanen yapılır.
İlânen tebligat, başvurulacak son çaredir.
İlanen tebligatta usul, Tebligat Kanunu’nun 28 ve 29. maddelerinde düzenlenmiştir. Buna göre:
Öncelikle; muhatabın adresinin meçhul olduğu tebliğ memuru tarafından mahalle veya köy muhtarına şerh verdirilmek suretiyle tespit edilir.
Bununla beraber tebliği çıkaran merci, muhatabın adresini resmî veya hususi müessese ve dairelerden gerekli gördüklerine sorar ve zabıta vasıtasıyla tahkik ve tespit ettirir. Daha sonra ise tebligatı çıkaracak tebliğ mercii mucip sebep beyanı ile karar verir.
Devamında:
a) İlan, kendisine tebliğ yapılacak kişinin en güvenilir bir şekilde öğrenmesini sağlayabilecek ve varsa tebliği çıkaran merciin bulunduğu yerde yayımlanan bir gazetede ve elektronik ortamda Basın İlan Kurumu vasıtasıyla yapılır. Muhatabın en güvenilir bir şekilde öğrenmesini sağlayabileceği umulan gazete, tebliği çıkaran merciin bulunduğu yerde yayımlanan bir gazete ise, ayrıca bir diğer gazete ile ilan yapılmaz.
b) Tebliğ olunacak evrak ve ilan sureti bir ay süreyle tebliğiçıkaran mercide herkesin kolayca görebileceği bir yere asılır.
c) Merci, gerekirse, ikinci defa ilan yapılmasına karar verebilir. İkinci ilan da (a) ve (b) bendi hükümlerine göre yapılır. İki ilan arasındaki süre bir haftadan az olamaz.
Tebligat yapacak merci, icabına göre ikinci defa ilan yapılmasına karar verebilir. İki ilan arasındaki müddet bir haftadan aşağı olamaz.
Nihayetinde; İlanen tebliğ, son ilan tarihinden itibaren yedi gün sonra yapılmış sayılır. İlanen tebliğe karar veren merci, icabına göre daha uzun bir müddet tayin edebilir. Ancak, bu süre 15 günü geçemez.
Emredici Hüküm: “Vekil varsa asile tebligat çıkartılamaz.”
Tebligat Kanunu m.11: “Vekil vasıtasıyla takip edilen işlerde tebligat vekile yapılır. Vekil birden çok ise bunlardan birine tebligat yapılması yeterlidir. Eğer tebligat birden fazla vekile yapılmış ise, bunlardan ilkine yapılan tebliğ tarihi asıl tebliğ tarihi sayılır.” hükmünü amirdir. Buna göre vekil/avukatla takip edilen işlerde asile tebligat çıkartılması tebligatı usulsüz kılacaktır. Mamafih, yüksek mahkeme “İtirazın İptali Davaları” ve “İtirazın Kaldırılması Davaları” bakımından tebligatın asil/vekil kim muhatap alınarak çıkarılacağı konusunda farklı kararlar vermektedir. Bu kararlar için bkz.
“İtirazın İptali davasında dava dilekçesi davalı asile tebliğ edilir.” (11 HD 2020/3479 E 2020/5077 K 16.11.2020)
“İtirazın Kaldırılması davasında icra itirazı vekille yapılmışsa dava dilekçesi davalı taraf vekiline tebliğ edilir.”(12 HD 2020/5155 E 2020/7603 K 28/09/2020)
Usulsüz Tebligatın Geçerli Kabul Edilmesi
“Tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabı tebliğe muttali olmuş ise muteber sayılır.” (7201 s. TK. m.32/1)
“Tebliğ, usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabı tebliği öğrenmiş ise geçerlidir. Aksi takdirde tebligat yapılmamış sayılır. Muhatap, her ne şekilde olursa olsun tebliğ evrakını veya davetiyeyi alırsa ya da bunların içeriğini öğrenirse tebliği öğrenmiş sayılır.” (Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelik m. 53/1)
Muhatabın tebliği öğrendiğini beyan ettiği tarih, tebliğ tarihi olarak kabul edilir. (TK m.32/2, TKUDY m.53/2)
Tebliğin usulüne aykırı yapılmış olması halinde, muhatap herhangi bir şekilde kendisine tebellüğ olunduğunu beyan etmezse muhatabın tebliği öğrendiğinin ve bunun tarihinin iddia ve ispatı mümkün olmayacak ve tebligat yapılmamış sayılacaktır. (TKUDY m.53/3)
634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu uyarınca “Bağımsız Bölüm Sahiplerine Yapılacak Tebligatlarda Usul”
Kat Mülkiyeti Kanununun uygulandığı hallerde, ortak taşınmazda oturmayan her bağımsız bölüm sahibi, apartman yönetimi ve ortak giderler ile ilgili tebligat yönünden geçerli olmak üzere, Türkiye’de bir adresini yöneticiye yazılı olarak bildirmek zorundadır.
Apartman yönetimi ve ortak giderler ile ilgili tebligatlar bu adrese yapılır.
Bağımsız bölüm sahibinin adres bildirmemesi veya yazılı olarak bildirdiği adrese tebligat yapılamaması hallerinde, bundan sonraki bütün tebligatlar, o kişiye ait bağımsız bölümde fiilen oturana yapılır. Tebligatın bir örneği apartman girişinde bulundurulacak ilan tahtasına asılır.
Bağımsız bölümde fiilen oturana bu şekilde yapılacak tebligat, bağımsız bölüm sahibine yapılmış sayılır.
Bağımsız bölümde fiilen oturan yoksa ilân tahtasına asılan tebligat örneği bağımsız bölüm sahibine yapılmış sayılır.(TK. Ek Madde-1)
Elektronik Tebligat
Aşağıda belirtilen gerçek ve tüzel kişilere tebligatın elektronik yolla yapılması zorunludur:
1. 10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununa ekli (I), (II), (III) ve (IV) sayılı cetvellerde yer alan kamu idareleri ile bunlara bağlı döner sermayeli kuruluşlar.
2. 5018 sayılı Kanunda tanımlanan mahallî idareler.
3. Özel kanunla kurulmuş diğer kamu kurum ve kuruluşları ile kanunla kurulan fonlar ve kefalet sandıkları.
4. Kamu iktisadi teşebbüsleri ile bunların bağlı ortaklıkları, müessese ve işletmeleri.
5. Sermayesinin yüzde ellisinden fazlası kamuya ait diğer ortaklıklar.
6. Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve üst kuruluşları.
7. Kanunla kurulanlar da dahil olmak üzere tüm özel hukuk tüzel kişileri.
8. Noterler.
9. Baro levhasına yazılı avukatlar.
10. Sicile kayıtlı arabulucular ve bilirkişiler.
11. İdareleri, kamu iktisadi teşebbüslerini veya sermayesinin yüzde ellisinden fazlası kamuya ait diğer ortaklıkları; adli ve idari yargı mercileri, icra müdürlükleri veya hakemler nezdinde vekil sıfatıyla temsile yetkili olan kişilerin bağlı bulunduğu birim.
Yukarıda sayılanlar dışında kalan gerçek ve tüzel kişilere, talepleri hâlinde elektronik tebligat adresi verilir. Bu durumda bu kişilere de tebligatın elektronik yolla yapılması zorunludur.
Elektronik yolla tebligatın zorunlu bir sebeple yapılamaması hâlinde bu Kanunda belirtilen diğer usullerle tebligat yapılır.
Elektronik yolla tebligat, muhatabın elektronik adresine ulaştığı tarihi izleyen beşinci günün sonunda yapılmış sayılır. ( TK. m. 7/a, Elektronik Tebligat Yönetmeliği m.9/son)
Örneğin davalı vekilinin UETS adresine 10/01/2021 tarihinde gelen “dava dilekçesi içerikli e-tebligat” mevzuata göre 15/01/2021 tarihinde muhataba ulaşmış sayılır ve 2 haftalık cevap süresi 15/10/2021 tarihinden itibaren hesaplanır. Kanunun amir hükmüne göre elektronik yolla tebligat alan bir muhatap tebligatı geldiği günü açsa da 5 gün beklese de kanuni hak düşürücü süreler izleyen beşinci günün sonunda işlemeye başlayacak sayılsa da uygulamada bu hususta da içtihat birliği bulunmamakta ve istinaf mahkemeleri ve yüksek mahkemenin kimi daire kararlarında sürelerin tebligatın açılmasıyla başlayacağı kimi kararlar da ise izleyen beşinci gün sonunda başlayacağına yer verilmektedir.

“YURTİÇİNDE ÇIKARILACAK TEBLİGATLARDA USUL VE YÖNTEMLER” için bir yanıt