Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2016/3475 E., 2018/9870 K.
KARAR
Davacı, 13/03/2011 tarihinde yapılan trafik kontrollerinde davalıya ait olan…. plakalı aracın Karayolları Trafik Kanunu 34. ve 94. maddeleri gereğince trafikten men edilerek, davacının işlettiği otoparka teslim edildiğini, aracın hala teslim alınmadığını, 13/03/2001 tarihinden 19/08/2014 tarihine kadar günlüğü 10,00 TL’den toplam 1.212 günlük yedieminlik otopark ücreti olan 12.120,00 TL’nin tahsili için … İcra Müdürlüğünün 2014/520E. Sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, itiraz üzerine takibin durduğunu, icra takibinin devamına ve takip miktarının %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, aracın fiili satışlarla sürekli el değiştirdiğini, otopark sahibinin kötü niyetli olarak fazla otopark ücreti almak için kendisine haber vermediğini ileri sürerek davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabul kısmen reddine yönelik olarak … İcra Müdürlüğünün 2014/520E. Sayılı dosyası ile yapılan itirazın iptali ile 6.595,50 TL üzerinden takibin devamına, icra-inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiş; hüküm, süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmiştir.
Dava, davalıya ait aracın muhafaza edilmek üzere davacıya yediemin olarak teslim edilen aracın muhafaza ücretinin tahsili istemine ilişkin olarak başlatılan icra takibinde itirazın iptaline ilişkindir.
Dosya içeriği itibariyle, davaya konu aracın trafik ekiplerince 13/03/2011 tarihli araç trafikten men tutanağına göre trafikten men edildiği ve davacıya ait otoparka teslim edildiği hususunda bir ihtilaf bulunmamaktadır.
Dosya içerisinde bulunan 13/03/2011 tarihli Araç Trafikten Men Tutanağı’na göre, aracın şoförünün davalı olmadığı, davalının iddiasına göre aracın fiilen el değiştirdiğini iddia ettiği, ancak fiili el değiştirmelerin noter huzurunda geçerli bir satış sözleşmesi ile yapılmadığından geçersiz olduğu görülmüştür.
Karayolları Trafik Kanunu’nun Ek-14. Maddesinde, trafikten men edilerek alıkonulan araçların sahipleri tarafından 6 ay içinde teslim alınmayan ve aranmayan araçların hazinece satılarak bedellerinin emanet hesabına alınarak, bu işlemler sırasında yapılan masrafların satış bedelinden mahsup edileceği düzenlenmiş olup, bu yasanın uygulanmasına yönelik çıkarılan Karayolları Trafik Yönetmeliğinin “Araçları kaldıran ve çekenler ile araç sahiplerinin sorumluluğu” başlıklı 121/b-2. bendine göre araç sahiplerinin, araçlarının kaldırılıp götürülmesi sebebiyle yapılmış olan bütün masrafları ödemek zorunda olduğu yönünde paralel bir hükme yer verilmiş ve 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun Ek-14. Maddesinin uygulanmasına ilişkin usul ve işlemler hakkında doğabilecek tereddütleri gidermek amacıyla çıkarılan 03.08.2005 tarih ve 296 sayılı Milli Emlak Genel Tebliğinin 2. maddesinde satışı yapılan araçların otopark ve çekici ücretlerinin satış bedelinden düşüleceği ve otopark ücreti olarak ödenecek bedel tutarının araç satış bedelinin % 25’ini geçemeyeceği belirtilmiştir.
Dava konusu olayda, araç icra marifetiyle bağlanıp otoparka çekilmediği için olaya Adalet Bakanlığına ait depo ve garajlarda muhafaza edilen mahcuz mallar için alınacak ücrete dair tebliğ uygulanmayacağı gibi, mahkeme kararında esas alınan bilirkişi raporunda da … Büyükşehir Belediyesi Ulaşım Koordinasyon Merkezi Müdürlüğü ücret tarife listesi emsal alınarak toplam 13.191,00 TL yediemin otopark ücreti olarak belirleme yapılmıştır.
Dava konusu aracın, otopark ücretinin ödenmesinde davanın tarafı olan davalı dava konusu yedieminlik ücretinden sorumlu olmakla birlikte, yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler kapsamında asıl sorumluluğun araç sahiplerine ait olması ve yedieminlik işi ile iştigal eden davacının hizmet bedelini en son çare olarak hizmete konu araçların satışı sonrasında satış suretiyle elde edilecek paradan tahsil edebilmesi gerekir.
Ne var ki; uyuşmazlığa konu olayda araçların satışı için tanınan yasal 6 aylık süre geçmesine rağmen yediemine tevdi edilen aracın satışının davacı tarafından yapılmadığı da dosya kapsamıyla sabittir.
Bu durumda yedieminlik işini meslek edinen davacının mevcut mevzuat kapsamında kendisine teslim edilen araçların satışının yapılarak otopark hizmet ücretinin ödenmesi için gerekli girişimlerde bulunması ve çaba sarfetmesi gerekir. Aracın yasada belirtilen 6 aylık süreyi aşacak şekilde uzun süre teslim alınmaması sonucu otopark ücretinin aracın değerini aşacak boyutlara kadar ulaşmasında davacının da müterafik kusurunun bulunduğunun kabulü gerekir.
KALDI Kİ, YUKARIDA AÇIKLANAN YASAL DÜZENLEMELER İTİBARİYLE ARAÇ OTOPARK ÜCRETİ OLARAK ÖDENECEK BEDEL, ARACIN SATIŞ BEDELİNİN %25’İNİ GEÇEMEYECEKTİR. Dava konusu aracın satışının uzun süre geçmesine rağmen gerçekleşmediğinin anlaşılmasına göre; mahkemece, öncelikle bilirkişi marifetiyle aracın dava tarihindeki rayiç satış bedellerinin miktarı tespit edilip, tahakkuk edecek otopark ücretinin aracın teslim tarihinden itibaren geçen her yıl itibariyle geçerli ücret tarifelerine göre tahakkuk eden otopark ücreti tespit edilerek, bu tespit edilen bedelin aracın satış bedelinin %25’ini geçemeyeceği de gözetilerek sonucuna uygun karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/III-2 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 22/10/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.
23. Hukuk Dairesi 2018/1294 E. , 2020/3981 K.
Dairemizin kabulüne göre, mahkemece, yediemin alacağının İİK’nın 138/2. fıkrası gereğince tüm alacaklıları ilgilendiren masraf olduğundan önceliğinin olduğu, ancak muhafaza için alınacak bu ücretin tespitinde Adalet Bakanlığına ait depo ve garajlarda muhafaza edilen mallar için alınacak ücret tarifesi hakkında tebliğin 3 ve 4. maddeleri nazara alınması gerektiği dikkate alınarak sıra cetveli düzenlenirken yediemin için anılan tarifenin 4. maddesinde belirtilen azami haddi aşmayacak şekilde ücret belirlenmesi gerekmektedir. Ayrıca şikayetçi hasım göstermese dahi sıra cetvelinde hakları etkilenenlere re’sen tebligat çıkarılıp taraf teşkili sağlanarak sonuca gidilmelidir. Bu durumda mahkemece şikayetçinin alacağının iddia edildiği şekilde olması halinde sıra cetvelinde hakkı etkilenecek olan yediemin alacaklısına tebligat çıkartılarak taraf teşkili sağlanmak suretiyle yargılama yapılıp sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.
Hukuk Genel Kurulu 2017/35 E. ,2019/375 K.
Somut olay değerlendirildiğinde; davacı … şirketine kasko sigorta sözleşmesi ile sigortalı aracın çalınması nedeniyle sigorta bedelinin araç malikine ödendiği, çalınan aracın göçmen kaçakçılığında kullanıldığının tespiti üzerine Urla İlçe Emniyet Müdürlüğü tarafından suç eşyası olduğu gerekçesiyle davalı yedieminin otoparkına teslim edildiği, Urla Asliye Ceza Mahkemesindeki yargılama sonunda sanığın mahkûmiyetine ve suçun işlenmesi sırasında plakası değiştirilmiş olan dava konusu aracın sahibine iadesine karar verildiği hâlde davalı yediemin tarafından otopark ücreti ödenmeden aracın iade edilmediği anlaşılmaktadır.
Dava konusu aracın göçmen kaçakçılığı suçunda kullanılması üzerine suç eşyası olduğu gerekçesiyle Urla İlçe Emniyet Müdürlüğü tarafından davalı yedieminin otoparkına teslim edildiği hususu taraflar arasında uyuşmazlık konusu değildir. Ancak olay tarihinde yürürlükte bulunan 01.06.2005 tarihli ve 25832 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Suç Eşyası Yönetmeliğinde suç eşyası olan araçların yediemin olarak özel otoparklara teslim edileceğine dair bir hüküm bulunmamaktadır. Bu nedenle Urla İlçe Emniyet Müdürlüğü ile davalı yediemin arasında yapılan sözleşmenin araç sahibi yönünden bir bağlayıcılığı yoktur. Bunun yanında, dava konusu aracın saklanmasında araç malikinin menfaati söz konusu olmadığı için vekâletsiz iş görme hükümlerine de dayanılamayacak ve Urla İlçe Emniyet Müdürlüğünün araç sahibinin yararına vekâletsiz iş görme hükümlerine göre hareket ettiğinden bahsedilemeyecektir.
Bu nedenle dava konusu aracın davalı tarafça işletilen otoparkta, araç malikinin rızası dışında saklanmış olması karşısında, taraflar arasında bir sözleşme ilişkisinin varlığından söz edilemeyeceği açıktır. Ayrıca, davalı yedieminin zararı; araç malikinin hukuka aykırı ve kusurlu eylemi sonucu doğmamıştır. Yine, aracın suç eşyası olarak otoparkta saklanmasının davacı yönünden bir sebepsiz zenginleşme oluşturmadığı da duraksamadan uzaktır.
Hâl böyle olunca; taraflar arasında araç malikinin haklarına halef olan davacının davalıya karşı edimde bulunmakla yükümlü kılan hukuki bağ bulunmadığından, davacının otopark ücretinden sorumlu olmadığının ve aracın bedelsiz olarak davacıya iadesinin kabulü gerekir.
AYM Kararı: Başvuru Numarası: 2013/845
Somut başvuruya konu davada Mahkeme, başvurucunun yaptığı şifahi sözleşme nedeniyle bir tacir olarak ücret isteme hakkının bulunduğunu, ancak ücretin şart edilmediğini ve bu durumun başvurucunun da kabulünde olduğunu, davanın koşullarının ise ücreti gerektirmediğini, zira sahipleri tarafından aranmayan araçlar dışında otoparkın işlem hacminin arttığını ve başvurucunun bundan menfaat elde ettiğini belirterek davayı reddetmiş ve alacağın doğmadığına karar vermiştir. Bu durumda ilgili Kanun hükümleri ve Yargıtay içtihatlarına göre somut başvuru konusu olayda mülkiyet hakkı kapsamında alacak hakkına bağlı meşru beklentinin mevcut olmadığı, somut başvuruya konu davada da başvurucunun bu iddiasını Mahkeme önünde kanıtlayamadığı ve Mahkemenin başvurucunun alacak iddiasını reddettiği görülmektedir.
Sonuç olarak, başvuru konusu olayda mülkiyet hakkına konu olabilecek bir “ekonomik değeri” veya en azından bu şekildeki bir değeri elde etme yönünde “meşru beklentisi” bulunmayan başvurucunun Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkı kapsamına giren korunmaya değer bir menfaati bulunmadığı anlaşılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, başvurunun “konu bakımından yetkisizlik” nedeni ile kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir. Anayasa Mahkemesi (ÜÇGEN NAKLİYAT TİCARET LTD. ŞTİ. BAŞVURUSU (Başvuru Numarası: 2013/845) Karar Tarihi: 20/11/2014 R. G. Tarih-Sayı: 14/3/2015-29295
Diğer Kararlar
Yargıtay’a göre “Her ne kadar davacı yediemin sıfatıyla aracı otoparkta muhafaza ettiğini ileri sürmüş ve mahkemece davalının araç maliki olması sebebiyle otoparkta kaldığı süreye dair Tarife uyarınca UKOME kararına göre belirlenen bedeli davalının ödemek durumunda olmasından bahisle hüküm kurulmuş ise de, davalı bu durumdan haberdar olmamıştır. Buna göre, trafik görevlilerince davalıya ait aracın otoparka bırakılması, davacıyla davalı arasında bir sözleşme bağı kurmaz. Taraflar arasında bir sözleşme bağı kurulmadığı sürece davacı otopark tarife ücreti talep edemez. Somut olayda, tarafların iddia ve savunmaları birlikte gözetildiğinde, taraflar arasındaki hukukî ilişkinin TBK 526 ve sonraki maddelerinde düzenlenen vekâletsiz iş görme hükümlerine göre çözülmesi gerekir. Davacının talep hakkı ancak vekâletsiz iş görme hükümlerine dayandırılabilir. Yapılan iş, iş yapanın menfaatine yapılmış olması itibarıyla davalı TBK 530. maddesi uyarınca talepte bulunabilir. (Yargıtay 3. HD 17.1.2011-2010/19449 Esas2011/72 Karar). Öte yandan, Karayolları Trafik Kanunu’nun Ek-14. maddesinde, trafikten men edilerek alıkonulan araçların sahipleri tarafından 6 ay içinde teslim alınmayan ve aranmayan araçların hazinece satılarak bedellerinin emanet hesabına alınarak, bu işlemler sırasında yapılan masrafların satış bedelinden mahsup edileceği düzenlenmiş olup, bu Kanun’un uygulanmasına yönelik çıkarılan Karayolları Trafik Yönetmeliğinin “Araçları kaldıran ve çekenler ile araç sahiplerinin sorumluluğu” başlıklı 121/b-2. bendine göre araç sahiplerinin, araçlarının kaldırılıp götürülmesi sebebiyle yapılmış olan bütün masrafları ödemek zorunda olduğu yönünde paralel bir hükme yer verilmiş ve 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun Ek-14. maddesinin uygulanmasına dair usul ve işlemler hakkında doğabilecek tereddütleri gidermek amacıyla çıkarılan 3.8.2005 tarih ve 296 Sayılı Milli Emlak Genel Tebliğinin 2. maddesinde satışı yapılan araçların otopark ve çekici ücretlerinin satış bedelinden düşüleceği ve otopark ücreti olarak ödenecek bedel tutarının araç satış bedelinin % 25’ini geçemeyeceği belirtilmiştir. Dava konusu aracın otopark ücretinin ödenmesinde akdî ilişki bulunmasa da davanın tarafı olan davalı vekâletsiz iş görme hükümlerine göre davaya konu yedieminlik ücretinden sorumlu olmakla birlikte, yukarda açıklanan yasal düzenlemeler kapsamında asıl sorumluluğun araç sahiplerine ait olması ve yedieminlik işi ile iştigal eden davacının hizmet bedelini en son çare olarak hizmete konu araçların satışı sonrasında satış suretiyle elde edilecek paradan tahsil edebilmesi gerekir. Ne var ki; uyuşmazlığa konu olayda araçların satışı için tanınan yasal 6 aylık süre geçmesine rağmen yediemine tevdi edilen aracın satışının davacı tarafından yapılmadığı da dosya kapsamıyla sabittir. Bu durumda yedieminlik işini meslek edinen davacının mevcut mevzuat kapsamında kendisine teslim edilen araçların satışının hazine tarafından yapılmasını sağlamak, otopark hizmet ücretinin tahsili için gerekli girişimlerde bulunma konusunda yeteri kadar çaba sarfetmemesi sonucu, davaya konu aracın yasada belirtilen 6 aylık süreyi aşacak şekilde uzun süre teslim alınmaması (somut olayda yaklaşık 3,5 yıl) sonucu otopark ücretinin aracın değerini aşacak boyutlara kadar ulaşmasında müterafik kusurunun bulunduğunun kabulü gerekir. Kaldı ki, yukarda açıklanan yasal düzenlemelere göre de araç otopark ücreti olarak ödenecek bedel, aracın satış bedelinin %25’ini geçemeyecektir. Mahkemece öncelikle bilirkişi marifetiyle aracın dava tarihindeki rayiç satış bedellerinin miktarı tespit edilip, tahakkuk edecek otopark ücretinin aracın teslim tarihinden itibaren geçen her yıl itibariyle geçerli ücret tarifelerine ve yukarda açıklanan mevzuat ile borçlar kanunu 43. maddesi gereğince belirlenen ücretten hakkaniyete uygun bir indirim yapılması gerektiği takdir edilerek sonucuna uygun karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.” 13.HD., 1.2.2016, 2015/29013, 2016/2281 (Kazancı İçtihat Bilgi Bankası). Benzer yönde bkz. 13.HD., 19.10.2015, 26593/30321 (Kazancı İçtihat Bilgi Bankası); 3.HD., 17.1.2011, 2010/19449, 2011/72 (Kazancı İçtihat Bilgi Bankası).
“Yerel mahkemenin hükmüne dayanak yapılan bilirkişi raporunda, Esnaf Sanatkarlar Odası Başkanlığı Yönetim Kurulu tarafından belirlenen otopark ücret tarifesinde belirlenen günlük ücretlere göre hesaplama yapılmıştır. Oysa somut olayda normal otopark tarifesine göre alacağın belirlenmesi doğru değildir. Aracın otoparkta kaldığı sürenin uzun olması ve olayın özelliği nedeniyle BK.nun 43. maddesi gözetilerek bu olaya özgü bedel takdiri ile hesaplamanın buna göre yapılması ve toplam otopark ücretinin aracın bedelini geçmemesi gerekir.” 4.HD., 25.4.2005, 4269/4379 (Kazancı İçtihat Bilgi Bankası).
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun verdiği bir karara göre “Görülmekte olan davada davacı, işletmecisi olduğu otoparka güvenlik güçlerince teslim edilen davalı adına kayıtlı aracın otopark ücretinden, davalının sorumlu olduğunu ileri sürmüş; davalı ise, aracın davacı otoparkına bilgisi ve iradesi dışında bırakıldığını savunmuştur. Şikayet ve soruşturma konusu olan aracın davacı tarafça işletilen otoparkta, araç maliki davalının rızası dışında saklanmış olması karşısında, taraflar arasında bir sözleşme ilişkisinin varlığından söz edilemeyeceği açıktır. Bunun yanı sıra davacının zararı; davalının, hukuka aykırı ve kusurlu eylemi sonucu doğmamıştır. Yine, aracın emniyet güçlerince el konulup, davacının işlettiği otoparkta saklanmasının, davalı yönünden bir sebepsiz zenginleşme oluşturmadığı duraksamadan uzaktır. Şu da eklenmelidir ki, somut olgunun kendine özgü yapısı itibariyle, davalının sorumluluğunu öngören bir kanun hükmü bulunmamaktadır. Hâl böyle olunca; taraflar arasında araç maliki davalıyı, davacıya karşı edimde bulunmakla yükümlü kılan hukukî bağ bulunmadığından, davalının, kayden malik dahi olsa otopark ücretinden sorumlu olmadığının kabulü gerekir.” HGK., 23.3.2005, 4-99/191 (Kazancı İçtihat Bilgi Bankası).
